Reklam
Mesut AKDAĞ

Mesut AKDAĞ

Serbest Köşe
[email protected]

Kutsal Yılbaşı

20 Temmuz 2023 - 00:41

Kutsal Yılbaşı
Zaman denen kavram, uzayın derinlikleri gibi boşluk ya da bütün her şeyi içine hapsetmiş bir cendere. Her ne dersek diyelim hayatımız zaman boşluğunda veya cenderesinde hapsolmuş bir vaziyette zamanın akışıyla devam edip gitmektedir. Zamanın bir başlangıcı var mıdır yok mudur bilinmez ama dünyada hayatı var oldu olalı zamanın da varlığı olagelmiş. Tabi hayatla başladığını bilemeyiz ama hayatı zamana uyarladığımızda zamanı yıllara, aylara, haftalara, saatlere, dakikalara böleriz. Bu yılları, dakikaları sayılarla ifade ederiz. Zamanın en büyük dilimi asırdır. Asırdan sonra da yıllar gelmektedir. 
Evet zamanın başlangıcı hakkında bilgimiz yok ama sayılarla ifade edilip yıllara bölününce her yılın bir başlangıcı bir sonu olmasıyla zamanı sayılarla hükmederiz. İşte bu yılların başlangıcı da yılbaşı olarak isimlendiririz. Her bir yılbaşı ömrümüzden bir yılı bitirerek ecelimize bir yıl daha yaklaşmış oluruz. İşte bu yeni yılbaşlarında yeni yeniden başlangıçlar, yeni heyecanlar, yeni hayaller, yeni planlar ile girilmektedir. Geçen yılların muhasebesi, mutlulukları, sevinçleri, acıları, kederleri düşünüp geleceğe yeni umutlarla ve planlarla başlamamız gerekir. 
Maalesef yılbaşı deyince ilk ve tek olarak akla gelen miladi yılbaşı yani resmi olarak kullandığımız takvimin yılbaşı gelmektedir. Miladi yılbaşı tamamen dünyevi ve maddeye, paraya adapte kimselerin tarihi ve yılbaşısıdır. Bu sebeple miladi yılbaşında insanlar geçmişten ibret alıp geleceğe daha iyi başlangıçlar yapmanın planlarını yapmanın yerine eğlencelerle ve çılgınlıklarla geçiriyorlar. 
Biz Müslümanların yılbaşısı ise, Hicri takvimde yılın son ayı Zilhiccenin sonu ile bitip yılın ilk ayı Muharremin ilk günüyle başlayan yıl başıdır. Evet, bu yılbaşı sayamayacağım kadar büyük faziletlere sahip bir yılbaşıdır.  
Çünkü ilk başladığı ay adı üstünde hürmete layık mübarek bir ay olması, İslam tarihinin önemli olaylarının bu ayda gerçekleşmesi itibarıyla bizlere çok büyük ibretler, çok derin maneviyatlar vermektedir. Miladi yılbaşının şuursuzca eğlencelerinden ziyade tam bir tefekkür, tövbe ve manevi kazanımların yaşandığı bir yılbaşıdır. 
Önce, Hicri yılbaşının başladığı Muharrem ayından başlayalım. Hicri yılbaşımızın ilk ayı Muharrem, hürmet edilen, saygı duyulan ve haram olan yüce bir ay demektir. Manasından daha öte kendisine hürmet edilen ve hürmet edilecek kadar güzelliklerin, iyiliklerin, Allah'ın lütfunun, ikramını bol bol üzerimize yağdığı bir aydır. Peygamber Efendimiz aleyhisselatu vesselam “Muharrem Allah'ın ayıdır.” (Muslim, Sıyam, 202, 203; Ebu Davud, Savm, 55;) buyurmuştur. Bu Allah’ın ayı ne demek? Allah, rahmetinin, merhametinin nihayetsiz bir şefkatiyle insanlara kucak açmasıyla sonsuz ikramda bulunmaktadır. Cenabı Allah’ın bu Muharrem ayında zor durumda olanların, yardıma muhtaçların, medet umanların yardımına koştuğu, yardımının, inayetinin sonsuz ufuklarda yelken açtığı bir aydır. 
Bu kanıya nasıl varıyorsun diye soracak olursanız şöyle açıklayalım: 
Muharrem'in içerisinde öyle bir gün vardır ki; günlerin en faziletlisi, en hayırlısıdır. (Tirmizî, Savm: 40) O gün hepimizin aşure günü olarak bildiği Muharrem'in 10. günüdür. Cenabı Allah bu Muharremin 10 unda 10 Peygambere 10 lütuf ve ikramda bulunmuştur. 
Bu on ihsan ve peygamberler: Hz. Nuh (a.s.) gemisini Cudi Dağı'nın üzerine bugün demirlemiştir. Allah, Hz. Musa'ya (a.s.) bugün bir mucize ihsan etmiş, denizi yararak Firavun ile ordusunu sulara gömmüştür. Hz. Yunus (a.s.) balığın karnından kurtulmuştur. Hz. Âdem’in (a.s.) tövbesi kabul edilmiştir. Hz. Yusuf kardeşlerinin atmış olduğu kuyudan kurtulduğu gün. Hz. İsa (a.s.) bugün dünyaya gelmiş ve semâya yükseltilmiştir. Hz. Davud'un (a.s.) tövbesi o gün kabul edilmiştir. Hz. İbrahim'in (a.s.) oğlu Hz. İsmail o gün doğmuştur. Hz. Yakup’un (a.s.), oğlu Hz. Yusuf’un hasretinden dolayı kapanan gözleri o gün görmeye başlamıştır. Hz. Eyüp (a.s.) hastalığından o gün şifaya kavuşmuştur. 
Görüldüğü üzere Cenabı Allah en sevdiği kulları olan peygamberlerin en çıkmaz, en zor, en Allah'a muhtaç oldukları an Allah onlara o imkansızlıklar içerisinde, olmazlıklar içerisinde olurlar yaratarak onlara necat kapıları, kurtuluş kapıları açmıştır. Onları musibetlerden, şerlerden kurtarmıştır. Aşure günü sadece o bildiğimiz aşure tatlısından daha öte, daha ulvi bir manaya sahip bir gündür. Tabi içinde bulunduğu aya da bir Fazilet bir kutsallık katmaktadır. Hicri yılbaşının başlangıcındaki aydan kutsallığını anladıktan sonra gelelim isminin kısa faziletinden bir takvimin başlangıcı hangi medeniyete aitse o medeniyetin tarihinin en büyük değere sahip bir gününden bir olayından başlaması gerekmektedir. İslam medeniyetinin kullandığı Hicri takvim tabii ki İslam'ın en önemli olayı olan hicreti esas alacaktır.
Hicret, sadece Mekke’den Medine’ye sırdan bir yolculuk değildir. Hicret, cehaletten aydınlığa gidilen bir yolculuktur. Hicret, batıldan hakka doğru bir yürüyüştür. Hicret, cahiliyeden hidayete girmeye bir adımdır. Hicret, bir kaçış değil İslam’ı daha iyi yaşamak ve daha iyi anlatmak için doğup büyüdüğü yerden bütün malı mülkü ve geçmişi bırakarak yeni bir geleceğe yön tutmaktır. Hicret, kısacası Allah için Allah yolunda bir göçtür. Günahlardan kaçınmak, şeytanın tüm kandırmalarına kanmamak, kalbi tüm kötü huylara kapamaktır.
"Hakiki muhacir, Allah'ın yasakladığı şeylerden kaçan, onları terk eden kimsedir." (Buhari, İman 4, Rikak 26; Nesaî, İman 9) Peygamberimizin hadisini kendimize büyük bir rehber edinerek bu yeni Hicri yılbaşımızda biz de tüm günahlardan hicret ederek bizim de manevi yaşantımızın dönüm noktası olsun.
                                                                                                Mesut AKDAĞ

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum