Reklam
Mesut AKDAĞ

Mesut AKDAĞ

Serbest Köşe
mesut.akdag@diyanet.gov.tr

Günümüzde Miraç Mucizesine Bakış

26 Ocak 2025 - 16:49


Mucize, olağanüstü, aklın kavrayamadığı, insan gücüyle gerçekleşmesi mümkün olmayan olaylardır. Mucizeler, aklın sınırlarını aşan, yalnızca imanla kabul edilebilecek İlahi birer lütfudur. Hz. Âdem’den Peygamber Efendimize kadar tüm peygamberler, Allah’ın izniyle mucizeler göstermiştir. Bu mucizelerin birçoğu Kur’an-ı Kerim’de, Peygamber Efendimizin hadislerinde ve diğer kutsal kitaplarda açıkça anlatılmıştır ve yer almaktadır. Ancak günümüzde, Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde kesin bir şekilde yer almasına rağmen, Miraç Mucizesi tartışılmaktadır.
Miraç, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) en büyük mucizelerinden biridir. O’nun, diğer peygamberlerden üstünlüğünü, Allah katındaki özel değerini ve son peygamber olduğunu tüm insanlığa ilan eden eşsiz ve sadece peygamberimize has olan bir mucizedir. Geçmişteki âlimler, Miraç mucizesinin hakikatine inanıp bunun maddi bir yolculuk mu yoksa ruhani bir deneyim mi olduğu üzerinde tartışmışlardır. Günümüzde ise bazı kimseler, Miraç mucizesinin gerçekleşmediğini, böyle bir şeyin mümkün olamayacağını iddia etmektedir. Bu iddialar, maddi bakış açısıyla düşünüp mucizenin anlamını kavrayamayan kişilerden gelmektedir.
Bu yazımda, Miraç hakkındaki bu tür tartışmalara girmeyeceğim. Çünkü Güneş ne kadar perdelense de her zaman varlığını gösterdiği gibi; Miraç, tartışmaların ötesinde, kendi varlığını ve hikmetini her zaman insanlığa göstermiş bir mucizedir. Ben Miraç’ı farklı bir açıdan ele alacağım.
Miraç, Peygamber Efendimizin peygamberliğinin taçlandırıldığı, Hatemü’l-enbiya, âlemlere rahmet olduğu, tüm peygamberlerin efendisi ve yaratılmışların en şereflisi olduğunu tescilleyen İlahi bir mucizedir. Hz. Musa (a.s.), Hz. Âdem (a.s.) ve diğer bazı peygamberler, Allah ile kendisini göremeden sadece sesle konuşmuşlardır. Ancak Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Sidretü’l-Münteha’ya çıkarak, dünya gözüyle Allah’ı görmüş ve O’nunla görüşmüştür.
Miraç, hem Peygamber Efendimiz hem de ümmeti için büyük bir lütuf ve Allah katındaki değerimizin bir göstergesi olduğunu Said Nursi Hazretleri şu şekilde ifade eder:
“Şu kâinat Hâlıkının ve Mâlikü’l-Mülk ve’l-Melekûtun ve Hâkim-i Ezel ve Ebedin iki tarzda mükâlemesi, sohbeti, iltifatı vardır. Birisi cüz’î ve has, diğeri küllî ve âmm. İşte, Mirac, velâyet-i Ahmediyenin (a.s.m.) bütün velâyâtın fevkinde bir külliyet, bir ulviyet suretinde bir tezahürüdür ki, bütün kâinatın Rabbi ismiyle, bütün mevcudatın Hâlıkı ünvanıyla Cenâb-ı Hakkın sohbetine ve münâcâtına müşerrefiyettir.” (Sözler, 31. Söz)
Bu pasajda ifade edildiği gibi, Allah’ın peygamberlerle iki tür görüşmesi vardır: biri özel, diğeri genel. Miraç’ta Peygamber Efendimiz, Allah ile en özel şekilde, tüm âlemlerin yaratıcısı ve idare edicisi Rabbi’l-Âlemîn sıfatıyla görüşmüştür. Bu da Peygamber Efendimizin Allah katındaki en seçkin, en sevgili kul ve peygamber olduğunu göstermektedir. Böyle bir peygamberin ümmeti olmamamız bizlere de büyük bir şeref kazandırmıştır.
Miraç, yalnızca Peygamber Efendimize değil, ümmetine de birçok hediye ve lütufla dolu bir mucizedir. Dinimizin manifestosu ve beyannamesi olan Bakara Suresi’nin son iki ayeti (Âmenerresûlü), bu lütufların en büyüklerindendir. Bu iki ayet vahiy yoluyla değil, bizzat Miraç gecesinde Allah tarafından Peygamber Efendimize bildirilmiştir. Âlimler ve sahabeler, bu ayetlerin Miraç gecesinin hediyesi olduğunda ittifak etmiştir. Bu tek başına Miraç’ın gerçekleştiğine bir delildir.
Şimdi gelelim asıl meseleye: Miraç’ın gerçekleşmediği yönündeki tartışmaların asıl amacı, bilerek ya da bilmeyerek Peygamber Efendimizi itibarsızlaştırmaya, O’nun yüceliğini ve kâinatın en şereflisi olma vasfını gölgelemeye yöneliktir.
Şunu kısaca söyleyeyim: “O, göklerin ve yerin eşsiz- örneksiz yaraticısıdır; bir şeyin olmasını dilediğinde ona ‘ol!’ der, hemen oluverir.” (Bakara 2/117) ayetiyle Miraç’ın gerçekleşebileceğini akıl ile değil, iman yoluyla kabul edebiliriz. Cenab-ı Allah, sonsuz kudretiyle dilediği üzerine Peygamber Efendimizi kendi katındaki değerini bildirmek için Sidretü’l-Münteha’ya getirerek görüşmüştür.
Bu duygu ve düşüncelerle tefekkür ederek Miraç gecemizi ihya edelim, Allah’a şükredelim ve tefekkürümüzü artıralım. Miraç gecemiz mübarek olsun!
                                                                                                                Mesut AKDAĞ

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum