Reklam

Kahve Molası

enizlerin neden tuzlu olduğunu anlamak için, yalnızca su döngüsüne bakmak yeterlidir. Gökyüzünden yağmur olarak düşen tatlı su, %100 saf hâldedir. Atmosferde yere doğru düşerken karbondioksit ile karışarak asidik özellik kazanır

Kahve Molası
14 Şubat 2021 - 23:42

Denizler Neden Tuzludur?

 

Denizlerin neden tuzlu olduğunu anlamak için, yalnızca su döngüsüne bakmak yeterlidir. Gökyüzünden yağmur olarak düşen tatlı su, %100 saf hâldedir. Atmosferde yere doğru düşerken karbondioksit ile karışarak asidik özellik kazanır. Bu damlacıklar yeryüzüne ulaştıklarında, toprak üzerinden su yollarına kadar ulaşır. Su, hareket hâlindeyken asidik yapısından dolayı kayaları parçalar ve bu kayaların içerisindeki iyonları yakalayarak denize kadar taşır. Kabaca bu iyonların %90’ı sodyum ve klorürdür. Sodyum ve klörür etkileşimi tuzu oluşturur. Okyanuslara gelen çözülmüş hâldeki tuzlar, okyanus suyunun toplam ağırlığının yüzde 3.5’ini oluşturmaktadır. Bu tuz miktarı denizden çıkarılabilseydi eğer, yeryüzündeki tüm toprak parçasının üzerine 153 metre kalınlıkta bir tabaka oluşturabilirdi.

Neler oluyor hayatta?

Macropinna microstoma, fıçı gözlüler familyasına ait bir türdür. Fıçı gözlüler, normal olarak güneş ışınlarının okyanus içerisinde ulaşabildikleri son noktalarda (~600-800 m derinlikte) yaşamaktadırlar. Bu balıkların gözleri, isimlerinden de anlaşılabileceği gibi tüp şeklindedir ve bir fıçıyı andırmaktadır. Bu sayede kafalarının üzerindeki siluet hâlinde dolaşan avlarını ayırt edip avlanabilirler. Macropinna da bu özelliği geliştirmiş bir türdür. Bu balıklar suda neredeyse hiç hareket etmeden durabilir, son derece net ve keskin dönüşler yapabilir. Bu yetisi sayesinde avına kilitlenebilir ve küçük bir balıktan bir denizanasına kadar pek çok canlıyı yiyebilir.

 

Bir Acayip Kelime

Petrikor

Yağmur toprakla bir araya geldiğinde ortaya bitkisel yağlardan minerallere kadar birçok kimyasalı barındıran bir kokteyl çıkar. Bu kokteyle petrikor denir. Fakat petrikorun içeriğinde bulunan ve asıl kokuyu veren bileşik, toprakta yaşayan bir bakteri cinsinin (streptomyces) metabolik faaliyetleri sonucunda oluşan, kolayca buharlaşan ve “geosmin” adı verilen bir alkoldür. Geosmin ise öyle güçlü bir kokuya sahiptir ki insan burnu bir trilyon hava molekülündeki birkaç geosmin molekülünün kokusunu algılayabilir. Streptomyces bakterileri toprak nemliyken gelişir ve toprak kuruduğunda sporlar üreterek çoğalmaya başlar. Yağmur yağdığında toprağın içindeki bu sporlar yağmur damlalarının etkisiyle havalanır. Yağmur durduktan sonra ortamda oluşan nemli hava ise sporları havada oradan oraya taşıyarak burnumuza ulaştırır. Böylece toprak kokusu olarak tarif ettiğimiz aromatik bir koku alırız.

Takvim Yaprağı

İbn Rüşd vefat etti. (11 Aralık 1198) UNICEF kuruldu. (11 Aralık 1946) İmam Gazali vefat etti. Mehmet Akif Ersoy vefat etti. (18 Aralık 1111) Radyum elementi keşfedildi. (27 Aralık 1936) (21 Aralık 1898) Kanun-i Esasi kabul edildi. (23 Aralık 1876)

Kısa kısa

Shakespeare’in Müslüman Türk Düşmanlığı

Shakespeare, Müslümanların Osmanlı yönetiminde Viyana kapılarına kadar dayandığı bir dönemde yaşamıştır. Bu nedenle oyunlarında Müslüman Türk imajı tehdit edici bir unsur olarak geniş bir biçimde yer almıştır. Eserlerinde bazen tema bazen de imge olarak bu tehdide geniş ölçüde yer vermiş, Osmanlıları kendi değerlerini tehdit eden öteki, normal dışı ve barbar bir topluluk olarak yansıtmıtır.

Karantinayla Gelen Başarı

1665 senesinde veba salgını nedeni ile Cambridge’in kapatılması üzerine Woolsthorpe’taki çiftliğe yerleşen Newton, çiftlikte kaldığı süre boyunca kütle çekimi, diferansiyel ve integral hesaplamaları üzerine düşüncelerini geliştirmiş, ışıksız bir odada çalışmalarını sürdürürken beyaz ışığın tek bir birim değişmez olarak nitelendirilemeyeceğini tespit etmiştir.

 

Tavan Arası

Osmanlıda Zahire Ambarları:

Kapanlar Osmanlı döneminde büyük şehirlerde özellikle zahire türünden ihtiyaç maddelerinin toptan alınıp satıldığı yere kapan denirdi. Bu tabir Osmanlılarda daha ziyade un kapanı, bal kapanı, yağ kapanı gibi satılan malın adıyla birlikte kullanılmıştır. Un, yağ ve baldan başka tahıl, kahve, tütün, ipek, pamuk, kumaş ve çeşitli dokumalar üreticiden satın alınarak başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlerdeki kapanlara getirilirdi. Kadı naibinin nezaretinde mallar tartılır, ağırlık, kalite ve çeşidine göre vergiye tabi tutulduktan, fiyatları belirlendikten sonra esnaf aracılığıyla tüketiciye arz edilirdi. Kapanına getirilen hububat cinsine göre ayrılır ve kapan defterlerine kaydedilirdi. Kaydı yapılan hububat, kapan naibinin izni olmadan kapan dışına çıkarılamaz ve esnafa dağıtılamazdı. Osmanlı Devleti’nin kuruluş döneminde cami, medrese, imaret vb. müesseselerin yanlarına masrafları karşılamak üzere kapanlar da inşa edilmiştir. İstanbul’un fethinden sonra şehirde büyük kapanlar yaptırılmış olup bunlardan Fatih döneminde yaptırılan un kapanı, bir semt adı olarak varlığını hâlâ sürdürmektedir.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum