Fetih, Fetih İnancının Aksedişi

Mesut AKDAĞ mesut.akdag@diyanet.gov.tr

Fetih, Fetih İnancının Aksedişi 
Hazreti Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethetme plânları yapıyordu. Daha henüz 21 yaşında bulunan hükümdar, İstanbul'un fethine girişmeden önce, halkını imtihan etmek istemişti. Sabahın erken saatlerinde tebdili kıyafet ederek, Osmanlı'nın başşehri olan Edirne'de çarşıya çıktı.

Çarşının bir tarafından girip, alış veriş yapmaya başladı. Birinci dükkâna varıp birşey aldı. İkinci bir şey istediğinde dükkân sahibi vermedi. Fatih'i tanımıyordu dükkân sahibi. Fatih Hazretleri mal olduğu halde neden vermediğini sordu.

Adam:

-Ben sana bir şey satmakla sabah siftahımı yapmış oldum, ikinci alacağını da karşıdaki dükkândan al. Çünkü o henüz siftah etmemiştir, dedi.
Fatih memnun olmuştu. Öbürüne vardı, bir miktar mal aldı... İkincisini istediğinde o da vermeyip komşu dükkâna gönderdi. Böylece Hazreti Fatih koca çarşıyı baştan sona kadar dolaştı... Hepsinde aynı mukabele ile karşılaşmıştı.

Aldıkları erzakı, medresede ilim tahsil eden talebelere gönderdi, kendisi de saraya gelip Allah'a şükür secdesine kapandı ve şöyle dedi:

— Ya Rabbi sana hamdolsun... Bana böyle birbirini düşünen millet ihsan ettin. Ben bu milletimle değil Bizans'ı, dünyayı bile fethederim, dedi ve İstanbul'un Fetih planlarını hazırlamaya başladı.

51 gün süren muhasaradan sonra Bizans, Akşemseddin Hazretlerinin de bizzat iştirakiyle fetholunmuştu. İstanbul fetholunduktan sonra, Osmanlı imparatorluğunun merkezi Edirne'den İstanbul'a taşındı.
Eğer bir başarı varsa arkasında birçok yardımcı, tetikleyici ve destekleyici unsurlar vardır. Bir başarı kendiliğinden olmaz ve gerçekleşmez. İlk önce başarı gerçekleştiren kişi veya halkta inanç olacak. O işi başarabileceklerine dair yüreklerinde sağlam bir inanca sahip olmaları gerekmektedir. Sonra bu inançlarını yaşantılarına aksettireceklerdir. Bu inanç ve uygulama neticesinde önlerine çıkacak bütün engelleri azim ve gayret ile bir bir üstesinden gelecekler ve başarıya ulaşacaklardır.
Tarihe mal olmuş bir milletin geçmişinde altın sayfalarına kaydedilmiş medar-ı iftihar olaylar, başarılar ve fetihler de aynen bir inanç ve inancın yaşantıya dökülmesi ve azim ve gayret neticesinde gerçekleşmiştir. Önce liderler başarı için yüreğine inancı yerleştirir. O inancı tüm hayatına yansıtır. Halkına da bu inancını yaşayışıyla, lisan-ı hali ile gerçekleştirebileceklerine inandır. Böylece lider ve halk bütünleşerek dava üzerinde tek yürek, tek inanç ve tek adım olarak yürürler, önlerine aşılması imkânsız dağlar dahi çıksa bile durmadan ilerlerler.
Tarihimiz en şanlı, en büyük, en önemli hatta dünya tarihinin bile en önemli destanı ve olayı İstanbul'un fethi de böyle Osmanlı ecdadımızın padişahından, ulemasından, askerinden ta halkına kadar tam bir inanç birliği ve hayat beraberliğinden meydana gelmiştir.
Önce Fatih, "İstanbul (Konstantiniyye) muhakkak fethedilecektir. Onu fetheden emîr ne güzel emirdir. Onu fetheden ordu ne güzel ordudur." Hadisinin müjdesine nail olmak için daha küçüklüğünden aldığı ilmi terbiye ile oyunlarında İstanbul’un fethini oynuyor ve düşünüyordu. Hayatının her safhasında ve anında bu inanç hakimdi. Padişah olur olmaz İstanbul'un fethi için hazırlıklara başlar. Şahi topunu bizzat kendisi icad eder. Rumeli Hisarını 90 gün gibi kısa bir sürede tamamlar. Başta askerler olmak üzere tatbikî Akşamseddin ve Molla Gürani gibi alimler, hocalar ve halk Fatihin bu fetih inancını ve ve bu inancı için yaptığı çalışmalarını görünce onlar da inanırlar.
Fatih Sultan Mehmet Han, askerler, alimler, hocalar ve halk bir bütün olunca tarihimizin ve dünya tarihinin çağ kapatıp çağ açan, yıllardır dünyaya zulüm, entrika saçan devleti yıkan İstanbul’un fethi gerçekleşir.
Bu fetihte bulunan veya o zamanda yaşayıp da katılamayan başta Fatih Sultan Han olmak üzere Akşemseddin, Molla Gürani ve diğer alimlerin tüm askerlerimizin ve halkımızın ruhları şad olsun. Allah gani gani rahmet eylesin. Bizlere de başta insanların gönülleri olmak üzere nice fetihler, başarılar müyesser eylesin
                                                                Mesut AKDAĞ