Reklam

SERVİS SENDİKACILIĞI...

SERVİS SENDİKACILIĞI...
07 Aralık 2021 - 00:07
Son zamanların yükselen trendi “vaziyetten vazife kapmak".
Bir takım sendikaların kendi ifadeleriyle bir “Malûm Sen" var, bir de mefhumun muhalifinden anlaşılacağı üzere “ Ne oldukları malûm olmayan sen" yani kendileri var....
Ne oldukları malûm olmasa da, ne yaptıkları çok malûm. Yetkileri ve sorumlulukları olmadığı için hayat onlara güzel.
Yetkili oldukları dönemlerin üzerinden geçen zamanın ve ayıplarının unutulmuşluğunun verdiği bir rahatlıkla Molla Kasım edasıyla ahkâm kesip, endam kırıyorlar.
Şartlar gereği yaşanan sıkıntıların faturasını “Malûm Sen'e" kesmek,
yine “Malûm Sen'in" kazanımlarına “biz demiştik, biz yazı yazmıştık “ pişkinliğiyle sahiplenmek tek faaliyetleri; 4B li arkadaşlarımızın kadroya alınması, 3600 ek göstergenin çıkarılması,
400 TL sendika ikramiyesi vb. birçok kazanıma imza atan biz, imza atmayıp "bu sözleşmeyi, anlaşmayı TANIMIYORUZ" diyen onlar. Ancak sahadaki her zaman yaptıkları "biz yaptık" naraları atmak... 2004'ten bugüne KİK'te, KPDK'da ve Toplu sözleşme masasının bir tarafında biz, diğer tarafta Devlet (hükümet). Hiçbir yetki ve etkisi olmayanlar "her şeyi yaptık, yapıyoruz" demeleri AKIL TUTULMASI ile izah edilebilir ancak...
Genel Müdürlüklerde “erketeye” yatan adamları bir görev değişikliği mi var, hemen o haber sızdırılır. Sanki o görev değişikliği onların marifetiyle olmuş gibi servis edilir.
Genel Yetkili sendikanın bir kazanımı mı var. Yine erketedeki adamları vasıtasıyla duyar duymaz “şunu da kazandık” diye servis ederler.
İşin çilesini çeken “Malum Sen", işi sahiplenen başkaları...
Durum öyle bir hâl aldı ki, iş yapanın değil, madrabazlıkla servis edeninmiş gibi bir cambazlığa dönüştü...
Diyebilirsiniz ki, işi yapanlar neden ilk önce duyurmuyor?
Sorumluluğu gereği duyuramaz. Teşkilât bilir ama Kurum tarafından yayınlanana kadar servis edemez.
Çünkü maksadı üzüm yemektir, bağcıyı dövmek, hava atmak hiç değildir.
Malûm olmayan sen bol kepçeden vaatlerde bulunabilir, her gün yeni bir asparagas haber servis edebilir. Çünkü hiç bir yetki ve sorumlulukları yok. Onlara atış serbest.
Kimse demez onlara neden hep karavanaya atıyorsunuz...
Diyen biri çıksa bile “ Biz yetkili sendika değiliz ki..” der pişkin pişkin kenara çekilirler.
Pazar yerini şehir hastanesi diye yutturmaya çalışanlar gibi, Marmaray'ı Ecevit yaptı diyenler gibi akla zarar iddialarla çarşıda dolaşıyorlar.
Ne diyelim. Yetkisizdir, ne dese yeridir, deyip geçiyoruz.
Biz yaptık diye sitelerinde yayınladıkları kazanımlar sadece “ şu tarihte bunu yazdık, bu tarihte şunu yazdık...” ‘tan ibaret.
Arkadaş sizin tek yaptığınız şey dilek ağacına çaput bağlamaktan ibaret.
Hangi yetkiliyle oturup neyi çözdünüz, neyi kazandınız.
Tek marifetiniz içerideki tele kulağınızdan haber alıp alelacele servis etmek.
Ar’lı ar’ından susuyor, arsız benden korktu diyor.
Pişkinlik bir marifet ve kazanımsa, eyvallah... Bu hususta elinize kimse su dökemez. Ama yüzünüzün karası baki kalacak...
Coronayı biz yaydık, aşısını da siz buldunuz, öyle mi? Helal olsun...
Biz inandığımız davaya koşarak gideriz, koşarak gidemezsek yürüyerek gideriz, yürüyerek gidemezsek sürünerek gideriz. Ama davamızdan asla vazgeçmeyiz...
Diyanet-sen Bir İyilik Hareketidir. Vesselam...

Kemal GÖLEÇ
Diyanet-Sen Bursa 2 Nolu
Şube Başkanı

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum