Reklam

Özlem, Minnet ve Dualarla Anıyoruz

Diyanet-Sen Kurucu Genel Başkanı Ahmet Yıldız vefatının 14. yıl dönümünde İstanbul Samandra bululan kabri başında dualarla anıldı.

 Özlem, Minnet ve Dualarla Anıyoruz
26 Ocak 2024 - 13:03

Diyanet-Sen Kurucu Genel Başkanı Ahmet Yıldız vefatının 14. yıl dönümünde İstanbul Samandra bululan kabri başında dualarla anıldı.

Anma törenine Diyanet-Sen Genel Başkanı Ali Yıldız, yönetim kurulu üyeleri, sendikacının kurucularından ve eski yönetim kurulu üyelerinden Osman Aydın, İstanbul şube yönetimleri ve sevenleri katıldı.

Törende konuşan Genel Başkan Ali Yıldız, merhum Ahmet Yıldız’ın din görevlilerine sendika yolunu açtığını hatırlatarak “Merhum Diyanet-Sen Genel Başkanımız Ahmet Yıldız 54 yıllık hayatının büyük bölümünü mücadele ile geçirmiş özellikle din görevlilerinin örgütlenmesine ve sendika kurmasına öncülük etmiştir. Bizler onun açtığı bu yolda yürümeye onun bizlere öğrettiği ilkelerle devam ediyoruz. O, iyilik ve güzellikleri artırmayı, yanlışlıklara ve haksızlıklara engel olmayı görev bilerek sendikayı kurmuştur. Peygamber varisi bir mesleği yerine getiren din görevlilerin toplumda hak ettikleri yere ulaşabilmesi için örgütlenmenin gerektiğine inanarak Hilf’ül Fudül, Ahilik gibi örneklerin kültürümüzdeki sendikal mücadelenin örnekleri olduğu görüşünden yola çıkarak sendikal örgütlenme için kendi kültürümüz ve değerlerimizin bize yeterli bilgi ve tecrübeyi verdiğini savundu. Bu gün bizler ondan aldığımız emanetle 25 yıldır Diyanet-Sen bayrağını zirvede tutmanın onurunu yaşıyoruz. Merhum Ahmet Yıldız Ağabeyimizi özlemle, rahmetle ve minnetle anıyoruz” dedi. 

81 ilden Merhum Ahmet Yıldız için okunan hadimler dualar eşliğinde ruhuna hediye edildi. 

Daha sonra Genel Başkan ve beraberindeki heyet Merhum Genel Başkan Ahmet Yıldız’ın annesi Necibe Yıldız Hanımefendi’yi evinde ziyaret etti. 

SENİ UNUTMAYACAĞIZ GÜZEL İNSAN 

Din görevlilerine sendika yolu açan 

Onuruyla yaşayan, 

Onursuzlarla ve onursuzluklarla savaşan, 

Diyanet-Sen’imizin kurucusu, 

Hak yolcusu, 

Memur-Sen’i yetkiyle tanıştıran, 

Gülmeyi ve sevmeyi bilen insan, 

Dünyadaki yolculuğunu bundan tam 14 yıl önce tamamlayan, 

Hepimizin dostu, ağabeyi, kardeşi, 

Hayatı boyunca insanları onore etmekten 

Ve onlara iyi olduğunu söylemekten kaçınmayan güzel insan 

“Seni unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız” 

O, “insanlık” kavramını, 

Sözlükteki anlamlarından daha öte ve daha zengin bir şekilde 

Tezahür ettirmeyi hedef almış ve başarmış bir insandı. 

O, inanan ve inandığını yaşamakta ısrar eden, 

Hak için seven, Hak için buğz eden bir insandı. 

Tefrik etmeden yaratılmışlara hizmet, 

Yaradanın ipine sarılanlara hürmet eden bir insandı. 

O, Yaradana giden yolda 

Yaradanın emirlerine uyarak 

Yaradanın nehy ettiklerinden kaçınarak 

Yaşayan ve hayat yolculuğunu tamamlamış bir insandı. 

O, 

Dine davet eden, 

Tebliğ için fırsat bildiği her davete icabet eden 

Dindarlara yol gösteren, 

Dini dar olanlarla mücadele eden 

Bir din görevlisiydi. 

O, 

Cemaatine saygı duyan, 

Cemaatinden saygı gören, 

Cemaatiyle hem hal olan, 

Cemaatiyle birlikte 

Hakka ve güzele doğru yol alan 

Din hizmetkarıydı, din kardeşlerinin hizmetkarıydı. 

O, mihrapta tavizsiz bir imam, 

Sohbette tevazu sahibi bir avamdı. 

O, adam gibi adamdı. 

O, 

Hak adamlığını, 

Hakka adanmışlığını 

Hukuk adamlığıyla destekleyen bir adamdı. 

O, imam olarak HAK’ka ulaşmanın yolunu gösterirken, 

Hukuk adamı olarak, Avukat olarak 

Hak arama yollarını arşınlamayı da göze almıştı. 

İlahiyatçı sıfatıyla Hakka davet ediyordu. 

Hukukçu sıfatıyla da, hak tanımazları, haksızlıkları dava ediyordu. 

İnsanlığıyla, 

Hakka inanmışlığıyla, 

Hak yoluna adanmışlığıyla, 

Haksızlıklara karşısında hukuk adamlığıyla 

Bir adım öne çıkanlar arasında olmaktan kaçınmayan 

Onurlu insan ve kurucu Genel Başkan Ahmet YILDIZ, 

Din görevlisinin sendikası olur mu? 

İslam da sendika var mı? 

Din görevlisi sendika kurar mı ? 

Sorularının sorulduğu 

Ve büyük bir kesim tarafından olumsuz cevaplandığı bir dönemde 

Din görevlileri sendikasını kurdu. 

Din görevlilerini sendikayla tanıştırdı. 

Sendikal zemine yeni bir alan 

Sendikal terminolojiye yeni bir kavram kazandırdı. 

O, 

Sendikacılığa renk katan, 

Din görevlilerine güç katan 

Yeni bir sivil toplum örgütünün startını verdi. 

Çekinmedi. 

Kaçınmadı.

 

 

 

Her anında didinerek

 

Her baskıya direnerek

 

Din görevlileri sendikasını kuracağız

 

Din görevlileri için sendikacılık yapacağız hedefini

 

söylemleştirdi ve gerçekleştirdi.

 

Din görevlilerini

 

Diyanet İşlerini,

 

Vakıfları ve Vakıf teşkilatını

 

Sendikacılıkla tanıştırırken

 

Sendikaya davet ederken,

 

Sendikaya üye kaydederken referansı,

 

Sadece İslam’dı, Kur’an’dı ve Hazreti Muhammed Mustafa’ydı.

 

Diyordu ki;

 

Bizim kültürümüzde,

 

Bizim medeniyetimizde,

 

Ve hepsinden önemlisi dinimizde;

 

Yanlışlara ve haksızlıklara engel olmak var.

 

“Emr-i bi'l ma'rûf ve nehy-i anil münker” hükmünün gereğini yapmak var.

 

O zaman,

 

Sendika, İslam dışı değil.

 

Sendikacılık, İslam’a aykırı değil.

 

Hakkın son elçisi

 

Doğrunun tebliğçisi,

 

Yücelerin yücesi,

 

Peygamberimiz’in ( a.s’ın);

 

“Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin.

 

Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin.

 

Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse,

 

kalbiyle düzeltme cihetine gitsin.

 

Ki; bu imanın en zayıf derecesidir."” hadisini esas alan Ahmet YILDIZ,

 

Sivil toplumun en önemli enstrümanlarından biri olan

 

Sendikal örgütlenmenin ve sendikacılık tavrının;

 

Din görevlilerinin elinde

 

İnsanı esas alan,

 

Emeğe değer katan,

 

Ekmeği dokunulmaz kılan,

 

Tebliğe zemin hazırlayan

 

Bir güç haline dönüşeceğine inandı.

 

İnanmakla kalmadı,

 

Çevresindeki din görevlilerini de buna inandırdı ve teşkilatlandı.

 

“Hıl’fül Fuduldan günümüze Sivil Toplum ve Sendika” adlı kitabında,

 

Din görevlileri sendikacılığının haklı gerekçelerini,

 

Hıl’fül Fudul’da ve Ahilik teşkilatında aradı ve anlattı.

 

Aslında, bu referanslarıyla,

 

Sadece din görevlilerine sendika yolunu açmakla kalmadı,

 

Muhafazakar camianın, sendikacılığa yakınlaşmasına da katkı sağladı.

 

Söylemleriyle, gerekçeleriyle

 

Sendikacılığa yeni bir hüviyet, yeni bir anlam kazandırdı.

 

Ahmet YILDIZ, bu tavrıyla

 

Bütün referanslarımızı öncelikle,

 

Kendi inancımızda

 

Kendi medeniyetinde

 

Kendi kültürümüzde aramamız gerektiğine de işaret ediyordu.

 

O, gerçekten de böyle davranan bir insandı.

 

Diyanet-Sen’in büyümesinde

 

Yetkili sendika olmasında

 

Her türlü olumsuzluğa ve manipülasyona rağmen,

 

Büyümeye devam etmesinde,

 

Etkinliğini her geçen gün daha da arttırmasında;

 

O’nun sayesinde

 

Sendikacılığı ve sendikal mücadeleyi,

 

İnanç iklimimizin ve medeniyet değerlerimizin

 

Bir yansıması olarak görmesi

 

Ve ifade etmesi yatmaktadır.

 

Kurucu Genel Başkanımız

 

Ahmet YILDIZ,

 

Yenilikçi bir insandı.

 

“Eski köye yeni adet getirelim” sözüyle,

 

Bu yönünü en iyi kendisi ifade ediyor.

 

Din görevlileri sendikasını kurarak

 

Gerçekten de “eski köye yeni adet” getirdi

 

Muhafazakar ve mütedeyyin kesime

 

Sendikacılığı sevdirdi. Sendikacılığa yöneltti.

 

O,

 

Erdemli duruşu,

 

Erdemli tavrı,

 

Erdemli başkaldırıyı

 

Erdemi içinde gizlenmiş ifadelerle dile getirdi.

 

Doğru söyleyenin dokuz köyden kovulmasını

 

Makul ve makbul bulmadığını,

 

“Doğru söyleyeni, dokuz köyden kovmayalım” diyerek ifade etmek,

 

Ancak, O’nun gibi nüktedanlıkta mahir insanlara mahsus bir beceridir.

 

O,

 

Sendikal zeminin

 

Sendikacı kimliğin

 

Doğasında var olan başkaldırıları ve isyanları dahi

 

Din görevlisi olduğunu, dindar olduğunu

 

Unutmadan ve göz ardı etmeden dile getirdi.

 

Din görevlilerinin,

 

Diyanet çalışanlarının

 

Mali haklarının yetersizliğini

 

“ Kimse din görevlilerinin bir lokma bir hırka yaşamasını beklemesin”

 

Sözüyle ifade etmesi, bunun en güzel örneklerindendir.

 

Aslında, onun düşüncedeki zenginliği

 

Muhakemedeki enginliği,

 

Mücadele azmindeki dinginliği

 

Din görevlilerine sendika yolunu açmıştır.

 

O’nu gönül adamı,

 

Aksiyoner bir şahsiyet

 

Ve en nihayet

 

Sendikasıyla birlikte eylem insanı yapanda

 

Kazanması zor, korunması meşakkatli bu nitelikleridir.

 

Ahmet YILDIZ,

 

Aksiyoner’di.

 

Ahmet YILDIZ,

 

Eylem insanıydı.

 

Yoksa,

 

Herkesin ortalardan kaçtığı bir dönemde

 

Ortaya çıkıpta,

 

“Ben varım ve hakkımı çiğnetmem” diyerek

 

Din görevlilerini nasıl sendikacılığa davet edebilirdi.

 

O dönem açısından mayınlı sayılabilecek bir arazide

 

Din görevlileri ve vakıf çalışanları için

 

Sendikacılık yapabilirdi.

 

Sendikacılığı,

 

Kuru bir dava,

 

Boş bir kavga alanı olarak görmedi.

 

Aksine,

 

iyiliği ve güzelliği yaymak,

 

Doğruyu savunmak,

 

Doğruya çağırmak,

 

Yanlışlıkları düzeltmek,

 

Haksızlıkları gidermek,

 

Hakkı olanı istemek,

 

Halkı Hakka yöneltmek için yaptı.

 

Yetinmedi

 

Teşkilatına da aynı şekilde sendikacılık yaptırdı.

 

Sendikayı, ücret sendikacılığı gibi dar bir alana hapsetmedi.

 

Görevinin bilincinde bir din görevlisi olarak da

 

Tecrübelerini aktardı. Hedefler gösterdi.

 

O,

 

“Biz sadece sarık ve cübbelerimizle değil,

 

Görüş ve önerilerimizle halka öncülük etmeliyiz.” sözüyle,

 

Din görevlilerinin sadece camide değil

 

Her anda,

 

Her ortamda,

 

Her fırsatta,

 

Her zeminde

 

Öncü ve lider olmak zorunda olduğunu

 

Bunun için gereken donanıma sahip olduğunu

 

ifade etti. İdrak ettirdi.

 

Bugün,

 

Kamu görevlileri sendikacılığı alanında

 

Sendikalaşma oranının en yüksek olduğu hizmet kolunun

 

Diyanet ve Vakıf Hizmetleri kolu olması,

 

Konfederasyonumuz Memur-Sen’e bağlı sendikalar arasında

 

Hizmet kolunda yetkiyi elde eden ilk sendikanın

 

Diyanet-Sen olması,

 

O’nun bu ifadesinin,

 

Hizmet kolumuzdaki kamu görevlileri,

 

Ve Diyanet-Sen üyeleri tarafından ne kadar net bir şekilde idrak edildiğinin açık delilidir.

 

İmamı olmayan cemaatin önünde olmayı,

 

Cemaati olmayan imamın arkasında saf tutmayı

 

Kendisine şiar edinmiş Ahmet YILDIZ,

 

Sendikayı kurarken de kurduktan sonra da,

 

Zamanının büyük bölümünü

 

Sendika ve sendikacılık için harcadı.

 

Gerçekten de saygı değer eşinin ifadesiyle

 

“Sendikanın kuruluş çalışmalarında gece 2-3’lerde eve gelen”,

 

Kendisiyle görüşmek isteyen herkesle görüşen,

 

Daha büyük olalım daha çabuk büyüyelim diyerek

 

Bir gün Trabzon’da bir gün Edirne’de görünen

 

Tabağındakini, cüzdanındakini bölüşen Ahmet YILDIZ,

 

Ya da bütün bunlara niçin katlandı.

 

Bir sendika kurmak ve ona genel başkan olmak için mi?

 

O’nu tanıyanlar ve onunla tanışanlar

 

Bu soruya tereddütsüz hayır diyecektir.

 

Çünkü, bilirler ki;

 

O, hiçbir zaman

 

Nefsini okşayacak makam ve mevki derdinde olmadı.

 

Aksine, ruhuna huzur verecek Hizmet Mevzileri’ni aradı ve buldu.

 

Eğer, böyle bir mevzi yoksa vazgeçmedi

 

O mevziyi bizzat kendi kurdu.

 

Tıpkı, Diyanet-Sen’de olduğu gibi.

 

“Hak kutsaldır, hak aramak da kutsaldır.

 

Hak mücadelesi kutsal bir mücadeledir”

 

Sözüyle özetlediği sendikal duruşunu ve anlayışını

 

Kendisiyle birlikte sendikacılık yapma onurunu

 

Bizlere miras bırakan Ahmet YILDIZ’ın emanetini

 

Olanca gücümüzle, olanca azmimizle

 

O’ndan gördüğümüz ve öğrendiğimiz kararlılıkla

 

Taşımaya gayret ettik. Taşımaya devam edeceğiz.

 

Senin gösterdiğin yolda,

 

Senin yaptığın gibi,

 

Senin istediğin biçimde

 

Sendikacılığa yön vermeye

 

Sendikal başarılarımıza hız vermeye

 

Devam edeceğiz.

 

Kardeşlik diyeceğiz,

 

Birlik diyeceğiz,

 

Dirlik diyeceğiz.

 

Kimseye eğilmeyeceğiz,

 

Kimseyi kırmayacağız.

 

Biz olacağız, biz kalacağız.

 

Tıpkı yaptığın ve bize yaşattığın gibi …

 

Ruhun şad, mekanın cennet olsun gülen insan güzel insan…

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum